Kullanılabilirlik: Stokta

Nevrozlar 5 / Obsesif (Saplantılı) Nevroz

SKU: 29-2023-1

200.00

SUNUŞ VE TEŞEKKÜR

Bu kitabı Celal Hocamızın vefatından bir yıl sonra yayınlamaktayız. Kitabı kendisine ve pek değerli eşi Belir Odağ’a ithaf ediyoruz.

Nevrozlar 1 ve 2 klinik ve kuramsal açıdan çok önemli yapıtlardır. Celal Odağ usta klinisyenliğini bu kitaplara yansıtmıştır. Bu kitapta Celal Odağ’ın yazılarını kaynak alarak obsesif/saplantılı nevrozun farklı yönlerini inceledik. Kitabın Nevrozlar-5 olarak basılması bizim için büyük bir gurur vesilesi oldu.

Celal Odağ’ın psikopatolojiler ile ilgili özgün tespitleri vardır ve tüm bunları yazarken çok sade bir dil kullanmıştır. Celal Hocam dile çok önem verir öz Türkçe kelimeler kullanırdı. Biz de olabildiğince sade ve öz Türkçe bir dil kullanmaya çalıştık. Kitapta bu tanı için “obsesif/saplantılı nevroz” tanımını kullanmayı tercih ettik. Kitaba Nevrozlar 2’den yaptığımız bir alıntı ile başladık: Celal Odağ’ın “Saplantı Zorlantı Nevrozu (Obsesif Kompülsif Nevroz)” başlıklı bölümü. Kitabın ikinci bölümünü Freud’un ünlü olgusu “Sıçan Adam”a ayırdık. Vahap Ozan Kotan bu olgu ile ilgili bilgileri özetledi[1]. Merak edenlere olgunun Türkçe çevirisini okumalarını öneririm. Bu olgu, elimizde Freud’un orijinal seans notlarının olduğu tek olgu olması açısından özeldir ve orijinal notların İngilizcesine ulaşılabilir.

Üçüncü bölümde Celal ve Belir Odağ’ın kızları Ilgın Odağ-Wieacker ve torunları Esma Wieacker, çocukluktaki takıntılar hakkında detaylı kuramsal bilgiler verdiler ve bir olgunun psikoterapisini anlatarak kuramsal bilginin daha iyi anlaşılmasına yardımcı oldular. Ergenlik, dürtülerin şiddetlenmesi ve ayrışma süreçlerinin alevlenmesi açısından takıntı ve zorlantıların ortaya çıkması için verimli bir zemindir. Saniye Korkmaz Çetin ergenlik dönemindeki takıntı ve zorlantıları anlattı. Beşinci bölümde Klein’ın değindiği ama devam ettirmediği bir kavram olan “Obsesif Kompulsif Konum”u derinlemesine inceledim. 16-17 Ekim 2020’de çevrimiçi yaptığımız İzmir Odağ Psikanaliz ve Psikoterapi Derneği “9. Bursa Psikoterapi Günleri”nde bu kavram ile ilgili düşüncelerimi Paulo Coelho’nun ünlü yapıtı “Simyacı”dan verdiğim örneklerle anlatmıştım. Nevrozları anlarken hem savunma mekanızmalarını hem de baskın olan kendilik ve nesne ilişkilerini anlayabilmek gerekir. Sonraki bölümde Zeynep Kotan obsesif/saplantılı nevrozdaki nesne ilişkilerinin dinamiklerini ele aldı. Bilindiği üzere bazen psikotik durumlar obsesif bir görünümle ortaya çıkabilmektedir. Aslında tüm nevrozlarda bastırmanın ön planda olduğu bir klinik tablo görsek de psikopatolojinin ağırlaşması ile bölmenin ön planda olduğu, daha da kötüleştiğinde inkârın ve psikozun öne çıktığı klinik tablolar oluşabilmektedir. Selin Demet, “Psikotik Durumlardaki Obsesif/Saplantılı Görünüm” başlıklı bölümde bu konuyu detaylıca anlattı.

İrem Erdem Atak yazısında, obsesif yapılanmaların projektif testlere nasıl yansıdığını gösterdi. Projektif testler obsesif/saplantılı nevrozun özgün yapılanmasına dair yararlı bilgiler vermektedir. Birgül Aydın, örnek verdiği klinik çalışmalar üzerinden sanatla terapi uygulamalarında karşılaşılan obsesif durumları anlatmıştır. Projektif testler klinisyene önemli veriler sağlarken sanatla terapi uygulamaları hastaların içgörü kazanmasında çok etkili araçlardır. Obsesif/saplantılı nevrozun psikanalitik psikoterapisi, obsesif/saplantılı nevrozun kendisi gibi son 40-50 yılda üzerinde pek durulmamış bir konudur. İlaç tedavilerinin yaygınlaşması ve bilişsel davranışçı terapi uygulamaları öne çıkınca psikanalitik psikoterapiye ilgi azalmıştır. Bununla beraber psikanalitik psikoterapi ile çalışanlar için bu bilgilere duyulan ihtiyaç yok sayılamaz ve bu konuda bir yazı ele aldım. 24. Klinik Eğitim Sempozyumu’nda bu yazıyı “Psikanalitik Psikoterapi Kliniği” başlıklı oturumda sunmuştum. Bu oturumda İrem Erdem Atak da bu kitaptaki yazısını sunmuştu.

Alper Bayrak’ın kaleme aldığı “Edebiyatta ve Psikoterapide Çözme Takıntısı”, bu kitabın en özgün bölümlerinden biridir. Celal Hocam sanatın psikanalitik açıdan yorumlanmasına önem verirdi ve bu konudaki yazılarını “Sanat ve Analiz” adlı kitabında toplamıştı. Kitabın sonunda yine onun yolundan giderek analizi sanatla buluşturan Alper Bayrak cinayet romanları aracılığıyla çözme takıntısını irdeledi.

Kitap hazırlanırken yazarlar özveri ile çalıştılar. Başta merhum Celal ve Belir Odağ’a, tüm yazarlara ve Ilgın Odağ-Wieacker’a teşekkürlerimizi sunarız. Yazılar üzerinde çok çalıştık ve değişiklikler yaptık. Gözden geçirmelerde Zeynep ve Vahap Ozan Kotan, Ercan Taş ve Ufuk Koşar rol aldılar.

Celal Hocamızın başkanlığında önce Halime Odağ Psikanaliz ve Psikoterapi Vakfı, devamında İzmir Odağ Psikanaliz ve Psikoterapi Derneği yıllardır önemli çalışmalar yaptı ve yapmaktadır. İlk günden itibaren Odağ bünyesinde çalışan, katılımları ile etkinlikleri zenginleştiren tüm ruh sağlığı çalışanlarına, önceki yönetim kurullarına, kongre düzenleme kurullarına ve yayın kurullarına minnettarız. Yayınların basılması ve satışında yıllarca yoğun emek vermiş eski sekreterimiz Melek Abaylı’ya ve şimdiki sorumlumuz Özkan Çınar’a tüm uğraşları için teşekkür ederiz.

Nevrozlar serisinin devam etmesi dileğiyle, iyi okumalar.

Ali Algın Köşkdere, Bursa, 11 Aralık 2022

[1] Vahap Ozan Kotan, Zeynep Kotan ve Alper Bayrak’ın yazıları 16-17 Ekim 2020’deki İzmir Odağ Psikanaliz ve Psikoterapi Derneği “9. Bursa Psikoterapi Günleri”nde sunulmuştur.

Açıklama

ÖNSÖZ

Bugün Nevrozlar 5 – Obsesif (Saplantılı) Nevroz kitabımızı elimizde tutmanın kıvancını yaşıyoruz. Kıvancımızın başlangıcı, Celal hocamızın ‘insana ve kendine’ dediği gibi, ‘sevgi dolu bakışıyla’ gerçekleşti.

Sanırım aranızda Odağ Psikoterapi Eğitim Derneği’nin ilk adımlarını bilenler de vardır. O dönemde, yani 1994-95 yıllarında, İzmir Hatay’daki küçücük evimizin küçücük salonunda grup terapisi toplantıları ve verilen kısa aralarda küçücük mutfağımızda içilen çaylarla beraber toplantılar devam ediyordu. Komşularımızın “yine arılar doluştu” tabirleri kulaklarımda ve olanları izlerken yaşadığım şaşkınlığı halen hissederim. Çok sorardım kendime, “Bu yoğunlukla neler konuşuluyor, neler paylaşılıyor?” diye. Ama bir taraftan da biliyordum ki, sormak nafile. Bir dönem sonra artık evdeki toplantıların sayısal olarak ihtiyacı karşılayamayacağı ve komşularımızın da bu duruma uzun süre dayanamayacağı anlaşıldı. Psikoterapi eğitimleri derneğimizin çatısı altında geliştirilmeye başladı ve bugüne kadar yayınlanan kitaplar eşliğinde devam ettirildi. Hepimizin hocası Celal Odağ’ın ve eşi Belir Odağ’ın desteğiyle oluşturduğu bu bilimsel zenginliğin tohumları o günlerde atılmıştır.

Hepimiz, fedakarlıklarımızla bugüne getirdiğimiz bu çatının emekçileriyiz. Bu bağlamda kitabımızın yazarları sayın İrem Erdem Atak, Birgül Aydın, Alper Bayrak, Saniye Korkmaz Çetin, Selin Mızrak Demet, Zeynep Kotan, Vahap Ozan Kotan, Esma Wieacker ve bitmek bilmeyen bir özveri ile hem yazar hem de editör olarak kitabımızın basımında büyük katkısı olan saygıdeğer Ali Algın Köşkdere’ye içten teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim.

Nevrozlar dizisinin 5. kitabının saplantı zorlantı nevrozunu işlemesi günümüzde ayrıcalıklı bir önem taşır. 2020 senesinin şubat ayından itibaren Covid-19 virüsüne yönelik evrensel pandemi şartları bir yandan, küresel ısınmanın getirdiği iklimsel sorunlar bir yandan, demokrasinin mücadele ettiği siyasi şartlar ise diğer bir yandan insanoğlu bir hayli büyüyen zorluklarla karşı karşıya kalır oldu. Nesne yitimi korkuları, özerkliğin kaybedilmesi korkuları ve bu gibi korkulara karşı (büyüsel, tümgüçlü) savunmalar tüm şiddetleriyle kendilerini göstermeye başladılar. Devletin koruyan ve kucaklayan kanatları aranırken, aynı zamanda baskıcı ve yasaklayıcı tutumu ile özellikle gençlerimiz kendilerini tamamen etkisiz kılan, çaresiz bir konumda buldular. Yaratıcı özellikleri kısıtlandırıldı, hareket edebilecekleri alanları daraldı, sosyal iletişimleri dijitalleştirildi. Bu denli baskı yaratan şartların Hocamız Celal Odağ’ın betimlemesiyle “gizil isyankarların” çoğalmasına sebep olması kolaylıkla aklımıza gelir.

Zorlantılı davranış bozuklukları, daha sıkça rastlanan semptomlar arasında olduğu gibi, bizler de terapi odalarımızda kendimizi yansıtmalı özdeşleşmelerin yoğunlaştığı bir konumda bulduk. Sakar eylemlerimiz (Fehlleistung), yadsımalarımız (Verleugnung), kaçınmalarımız (Vermeidung) arttı. Sanki hastalarımızın korkularından sakınır olduk. Kuralcılığın baskın geldiği, hastalığın ve böylelikle ölümün yakınlaştığı bir gerçeklikte, güvensizlik sonucu; analitik dinleme zorlaşır, serbest çağrışımlarımız engellenir. Bu anlamda da saplantılı zorlantılı bir dinamiğin tam ortasında bulduk kendimizi.

Hastalarımızın sağaltımlarını nasıl sürdürebileceğiz ve onlara özgür bir alan sunmaya nasıl devam edeceğiz? Bu soruyu tatmin edici bir yanıt ile cevaplayabilmek zor gelmiştir bana. Nevrozlar 5 – Obsesif (Saplantılı) Nevroz isimli eserimizin sadece bu anlamda değil, kuramsal bilgilerimizi ve klinik tecrübelerimizi genişletecek çok önemli bir yerde durduğu kanısındayım.

Bir dahaki sayımızda buluşmamız dileklerimle!

Ilgın Odağ-Wieacker, Köln, 1 Ocak 2023

Değerlendirmeler

Henüz değerlendirme yapılmadı.

“Nevrozlar 5 / Obsesif (Saplantılı) Nevroz” için yorum yapan ilk kişi siz olun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir